Cinsellik, her toplumda olduğu gibi Türkiye’de de konuşulmaktan kaçınılan ama hayatın tam ortasında yer alan bir konu. Son 5 yıl içinde bu alanda hem görünürlük arttı hem de büyük çelişkiler ortaya çıktı. Bir yanda gençlerin Tinder’da eşleşip ilişkilere başlaması, diğer yanda hâlâ süren bekâret baskısı… Hem daha fazla bilgiye ulaşabiliyoruz, hem de o bilgileri nasıl kullanacağımızı bilemediğimiz zamanlar çok.
Bu makalede, Türkiye’de cinsel sağlık ve cinselliğin toplumsal yansımalarını tüm boyutlarıyla ele alacağız: Gençlerden evlilere, boşanmışlardan LGBTİ+ bireylere, flört uygulamalarından cinsel terapilere kadar. Kaynağı sağlam, dili anlaşılır, herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği bir derleme seni bekliyor.
Türkiye’de cinsel sağlıkla ilgili en net tablo, HIV/AIDS verileriyle ortaya çıkıyor. 2020 yılında 3.137 HIV vakası varken, bu sayı 2023’te 6.185’e çıktı. Yani sadece 3 yılda iki katına! Bu artış, özellikle genç yetişkinler arasında (25-34 yaş) dikkat çekici. Bu kişilerin çoğu korunmasız cinsel ilişki yaşamış ve HIV virüsüne yakalanmış.
En büyük sorunlardan biri de prezervatif kullanımı. Türkiye’de aktif cinsel hayatı olan kişilerin sadece %48’i hayatının bir döneminde prezervatif kullandığını söylüyor. Neden mi? “Tadı kaçmasın”, “Zevki azaltıyor” gibi yanlış inanışlar yüzünden. Bu durum, sadece HIV değil, pek çok cinsel yolla bulaşan hastalık riskini de artırıyor.
Bunlara ek olarak HPV aşısı hâlâ ücretsiz değil ve ped gibi temel hijyen ürünlerinin fiyatı birçok kişi için ulaşılmaz hâlde. Özellikle kadınlar için cinsel sağlık, bazen sadece bir hastaneye gitmekten ibaret değil; ekonomik koşullar, damgalanma korkusu ve toplumsal baskılarla da boğuşuyorlar.
Türkiye’de okullarda hâlâ kapsamlı bir cinsellik eğitimi bulunmuyor. Gençler cinsellikle ilgili bilgiyi çoğunlukla arkadaşlarından, partnerlerinden ya da pornodan alıyor. Evet, yanlış duymadınız: Gençlerin %30'u pornoda gördüklerini gerçek hayatta denemiş!
Sivil toplum kuruluşları (TAP Vakfı, CETAD vb.) çeşitli projelerle bu açığı kapatmaya çalışıyor ama bu çalışmalar henüz ülke genelinde yeterli değil. Üniversite öğrencilerinin %72'si hayatı boyunca hiç cinsel eğitim almadığını söylüyor ama çoğu bu eğitimi almak istiyor. Öyle ki, genç kadınların %37’si daha fazla bilgiye ihtiyaç duyduklarını açıkça dile getiriyor.
Türkiye’de ortalama ilk cinsel deneyim yaşı 20. Ama gençlerin %42’si evlilik öncesi sekse onay veriyor; yani yarıya yakını artık bekâret baskısını sorguluyor. Diğer yarısı ise geleneksel değerlerden pek kopmamış gibi görünüyor.
Gençler arasında flört uygulamaları çok yaygın. Türkiye'de 7,4 milyon kişi Tinder ve benzeri uygulamaları kullanıyor. Bu kullanıcıların %34’ü bu uygulamaları tek gecelik ilişkiler için kullanıyor. Bu da, geleneksel “flört – evlilik” çizgisinden uzaklaşıldığını gösteriyor.
Evli bireylerin %90’ı ayda en az 1-3 kez cinsel ilişkiye giriyor. Hatta 56-65 yaş arası çiftlerde bu oran %78! Ancak, kadınların yalnızca %34’ü düzenli olarak orgazm olduğunu belirtirken erkeklerde bu oran %55. Cinsellik sürüyor ama eşit haz hâlâ bir hayal gibi...
Cinsellik konuşulmazsa, sorunlar büyüyor. Neyse ki büyük şehirlerde çiftler artık daha rahat şekilde terapiye başvuruyor. Kadınlar da cinselliği sadece “eşini memnun etme görevi” olarak değil, kendi hazlarıyla da ilişkilendirmeye başladı.